Sunday, March 18, 2007

Halepçe Katliamı

16 Mart 1988'de Bütün dünyanın gözleri önünde kanunsuz, kuralsız ve insanlık dışı bir savaş başlatan alçak Saddam; çocuk, genç, yaşlı, hasta demeden kimyasal bombalar yağdırarak Süleymaniye'ye yakın Şehrezor bölgesindeki Halepçe'ye birkaç saat içerisinde 80000 Kürt bir anda soluksuz bıraktı. 12 bin'i de sakat kalmıştır.
Ancak birkaç gün sonra Halepçe'ye gidildiğinde bölgedeki manzara insanlığın utanç tablosuydu.
Hayvanlar gibi uzanıyordu insan cesetleri yerlere. Ne bedenlerini kefene saran ne de Kawa'nın özgürlük için başlattığı Newroz Bayramı'nı kutlayanı kalmıştı. Bu hasret yüreklerinde öylece kalakaldı. Bir de bu yetmiyormuş gibi Halepçe Katliamı'ndan birkaç ay sonra aynı yıl içerisinde bir saldırı daha yaptı zalim Saddam. Seyhan bölgesine sığınan Kürtlerin üzerine atılan zehirli gazlar ile birkaç dakika içerisinde 4 bine yakın insan yaşamını yitirdi; nice insan hasta ve sakat kaldı.
Bu vahşi saldırı nedeniyle Halepçe'de doğan çocuklar halen sakat doğmaktadır.
Bütün bunların ötesinde on binlerce insan göç etmek zorunda kaldı, bu da dramın başka bir yüzü.
Bununla beraber bu saldırıda kullanılan kimyasal I silahlar nedeniyle Penceşir dediğimiz kanser hastalığı Halepçe'de yaygın bir şekilde görülmektedir.
1988'de Halepçe Katliamı'nın Newroz bayramına beş gün kala gerçekleşmesinin bir anlamı olmalı elbette.Halepçe ile Newroz tüm yakıcılığıyla acıların ve se-vinçlerin birbirine karıştığı bir ülkede, acılarımızla birlikte yaşamayı öğrenmemiz gerektiğini gösterir bize.
Halepçe ile Newroz; bay-ramdan önce gelen yas, özgürlükten önceki esaretin son demleri, doğum öncesi sancılar ve hepsinden önemlisi, niye güçlenme-miz, niye özgürleşmemiz gerektiğini bizlere gösteren ikili. Newroz'un bazılarına inat, barış değil özgürlük bayramı olduğunu ve yine Newroz’da Kawa ile Dehaq'ın herhangi bir barış anlaşması imzalamadıklarını, aksine Kawa’nın direniş ve özgürlük bayrağını çekip, Dehaq’a karşı savaş ilan ettiğini, esaret altındaki halkın hiçbir zaman zalim Dehaq ile birlikte Newroz’u kutlayamayacağını hatırlardan uzak tutmamak gerekir.
Her ne kadar zulümlerin ve katliamların sevinecek bir tarafı olmasa da (birileri bizim ölümümüze sevinse de), Halepçe katliamı bir çok gerçeğin su yüzüne çıkmasına neden olduğundan dolayı bizler için önemlidir. Evet, Halepçe sahipsizliğin ve devletsizliğin ne anlama geldiğini bizlere net bir şekilde gösterdi.
1987/1988 Guney Kürdistan kürtlerine yapılan katliamlar hakkında pek çok yazısı olan gazeteci jeffrey goldberg'e göre insanların ev ve eşyalarının da insanlarla birlikte -çoğunlukla- yok olduğu katliam.
jeffrey goldberg'e göre saddam'ın şeytanı planı insanları önce saatler suren top/tank ateşiyle sığınaklara yollamak, daha sonra da havadan ağır olan sarin gazı, hardal gazı, sinir gazı vs gazları içeren kimyasal bombalar sayesinde yıkılmış evlerin altındaki bu sığınakları bir nevi gaz odasına çevirmekti.
katliamın yapıldığı dönemde Türkiye ve Arap ulkelerin'de hemen hemen hiç bir yankı bulmamış.
ve bu korkunç katliamın, ortadoğu'da kürtlere olan bakışı anlatması bakımından ibret almasi gerekir.
Aşırı dinci kürtler de bu sessizlikte önemli bir payeye sahip. bunun kanıtı olarak da, hiçbir zaman camilerden, cemaatlerden bu katliama dair bir fetvanın çıkmaması.
Halbuki dunyanın baska bir yerinde muslumanlara yapilan en ufak bir haksızlık; Kürdistan, Turkiye ve Arap ülkelerinde cuma namazı cıkıslarda kitlesel protestolarla lanetleniyor.
Ama Kürtler söz konusu olunca kulaklar sağır, gözler adete kör oluyor.

Blog Adresim:
http://amedxacek.blogspot.com/


Friday, March 9, 2007

Bu bir isyan sesidir

Gözler kör, Kulaklar sağır Diller lal olmus.

Kutsal topraklarımız işgal ve ilhak altındadır.

Halkımız çakal ve köpeklerin dipçik ve pustalları altında

her gün bin bir çile ve zülum çekmektedir.

Ey kendine Kürdüm, Kürdistanliyim diyenler;
Ey kendine insanım, ve insanca ve onurlu bir yaşam istiyenler!
Duy bu sesi, bu cığlığı bu feryadı
çünkü bu ses bin yılların haykırışıdır .
Bu ses atalarının sesidir.
Bu ses
Bu ses şeyh saidin sesidir

Bu ses seyit rizanın sesidir

Bu ses
Özgur Kürdistan sevdası ile kanıyla toprağı sulayan
Binlerce genç gelin, erkek, çocuk ve yaşlı Kürd'ün sesidir.
Bu ses şehitlerin ve gerillanın sesidir.
Bu ses namus ve serefini korumak için
uçurum kıyılarından kendini atlayarak
Binlerce gelinimizin sesidir.
Bu ses bin yılların haykırısıdır.
Bu ses Turk zulmu altında ilim ilim inleyen Mazlum Kürd'ün sesidir.

Ey Kurd!
Dinle bu çığlı bu haykırısı!
Artık zamanı gelmedi mi?
Daha ne kadar bekleyeceksin?
Daha ne kadar bu uyku sürecek?
Daha ne kadar bu acılar sürecek?
Kulak ver bu sese bu çığlığa!

Daha ne bekliyorsun?
Daha kac bin insanımızın dusmanın pustalları
ve
dipçikleri altında ölmesine seyirci kalacaksın?

Ey kürd!
Bunu sakın unutma ki hak istenmez alınır.
zorla, silahla
ve
En çetin harabeler vererek
Düşmanın ciğerinden koparırcasına alınır.

Ey Kurd!
Bizi kurtaracak olan kendi kollarımızdır.
Saldır düşmana kazma ile kürek ile
Tas ile sopa ile
Dayan silah ile mermi ile
Tükür yüzüne cellatın
Sök at kutsal topragından
bu lanetli kan emici yarasaları.
Kov çakalları, köpekleri
Uygarlıklar diyarı Kürdistan'dan.

Ey kürdistanın yiğit evladları!

Anamızın özgürlük dağları seni çağırıyor
Bagımsız ve özgür Kürdistan
şiarıyla savaşa ve intikama,
intikam, intikam, intikam......

Ne birlikte yasama safsatalari,
Ne Federasyon,
Ne de konfederasyon,
Tek yol Bağımsız, Özgür ve Birlesik Kürdistan'dır.

Yaşasın kahramanlar yaratan yüce Kürt milleti
yaşasın Bağimsiz, özgür ve birlesik Kürdistan!


Sunday, January 28, 2007

Bir Devrim Simgesi: Kalasnikov (AK-47)

Mikhail Timofeyevich Kalashnikov

kalashnikov (Kalesnikof -Keles)

Dünyanin neresinde bir devrimci savas varsa, orada ilk karsilasacagimiz görüntü Kalasnikov olmaktadir. Kalasnikov'un görüntüleri sadece devrim mücadelelerinde görülmez. O, her türden sömurgeci ve gerici hareketlere karsi yürütülen mücadelelerde de kendisini gösterir.

Kalesnikof ,halk arasinda keles denilen silahin dizayncisi ve kalasnikofa adini veren kizil ordu generali. Altay daglarinin eteklerinde fakir bir ailenin çocugu olarak 1919'da dogdu. kariyerine tren istasyonlarinda mühendislik yaparak basladi ve mekanik konusunda oldukça sey ögrendi. 19 yasinda iken kizil orduya katildi ve büyük halk savasinda bir tank taburunun kumandani oldu. 1941 yilinda savasta çok kötü birsekilde yaralandi. Ak-47'yi 1946'da tasarladi ve 1949'de bu sillah Rus ordusunun degismez silahlarindan birisi oldu.ve bu silahla Kalashnikov unutulmaz silah tasarimcilari arasina girdi.kalashnikov bu tasarimindan sonra Rus ordusunda küçük silah dizaynlari için yardimda bulundu.1950'lerde silahini daha da gelistirip otomatik hale getirdi.


Efsane silahin babasi.. 1941 nazi Almanya'si kizil ordu'yu fena sikistiriyor ve Hitler ordularininin güçlü silahlari karsisinda kizilordu köseye sikisiyor.. fakat Ruslar burada ölümüne bir savunma yapiyorlar.. kis sartlarinin da yardimiyla ülkelerini kurtariyorlar.. fakat bir çok genç bu savunmada hayatini kaybediyor.. birazi da hastaneye düsüyor.. bunlardan birisi de mikhail timofeyevich kalashnikov'tu.. mikhail revirde bos durmayip ülkesini Almanlardan nasil kurtarabilecegi konusunda günlerce kafa patlatiyor ve Almanlarla basedebilecek bir tüfek planliyor.. bunun hizli, seri, basit ve dayanikli olmasina dikkat ediyor.. dakikada 400 mermi atabilen silahin çizimlerini kime gösterse begeniyor ama devlet sektöründe üretime geçmek kolay olmuyor..onlarca form doluyor, yüzlerce imza atiliyor, toplanti üstüne toplanti yapiliyor, partililerin gönlü ediliyor.. kisacasi silahin tezgaha alinmasi 7 yili buluyor ama üretime geçince rekorlari kiriyor.. efsane silah tam 19 ülkede imal ediliyor ve 50 ordunun kislasina giriyor..


Kalesnikof olarak bilinen AK-47 modeli piyade saldiri tüfegini tasarlayan Rus onbasi. Daha sonra rütbesi Korgeneral olarak degistirildi. Tüfegi 60'tan fazla ülke resmi olarak kullaniyor, alti ülkenin de bayraginda simge olarak bulunuyor.Dünya'da kullanilan 100 milyon AK-47 oldugu tahmin ediliyor.Kalesnikof dört kitada, en az 14 ülkede üretiliyor.AK-47 dakikada 600 mermi atabiliyor.

1947 yilinda Mikhail Timofeyevich Kalashnikov tarafindan tasarlanmis bu silah IZH firmasi tarafindan üretimine baslanmistir. 7.62x39 mm'lik Sovyet mermisi kullanir. Dünya üzerinde 100 milyondan fazla AK-47 vardir.


AK-47'ler o günkü tüfeklerin aksine uzun degil kisa tasarlanmislardir ve kisa mesafelidirler. Üretimi ve bakimi ucuzdur. Güvenilirligini birçok kereler kanitlamistir. Tekli ve tam otomatik atis yapabilir.

AK-47'ler dayanikliliklariyla taninirlar sudan, çamurdan, kumdan etkilenmez ve çok nadir tutukluluk yaparlar. Atis hizi (10 mermi/sn), kullanim kolayligi (hafifligi), her sartta kullanilabilmesi (kum, su, çamur), sicak temasta olan etkisi (112 m)'dir.



Ak-47 gazla calismaktadir.Namlunun uzerinde bulunan bir pistondan yararlanmaktadir.pistonun konumu tepki itis hattini alcakta tutmakta ve tam otomatik atis sirasinda tufegin fazla yukselmemesini saglamaktadir.
Gaz pistonu surgu tasiyiciyi geri iter;bunu gerceklestiren,surguyu dondurup kitleyen ve sonra geri ceken icsel hatlardir.tasiyici geri giderken horozu kurmakadir.donus hareketinde ise surguye 30'luk sarjorden bir mermi surulur ve kama yuvasi yeni atisa hazir olacak sekilde kitlenir
Basit ve saglam bir dizayni olmasina ragmen Ak-47'nin bazi sasirtici ozellikleri vardir:bir kere hazne(silah gövdesi) som celikten islenmistir ki,bu zor ve karmasik bir yapim yontemidir.sarjordeki son mermi kullanildiktan sonra surgu acik kalmadigindan,atisi yapan ancak bosa tetik cektikten sonra silahin bosaldigini anlayabilmektedir.ilginc bir ozellik daha -ki sovyet silahlarinda cok rastlanir-namlunun ic bolumunun krom kaplama olmasidir.bu ozellik silahin asinmasini zorlastirdigi gibi,bakim ve temizlik islerini de buyuk olcude basitlestirir.


Teknik Özellikleri:

Agirlik: Ak-47(dolu sarjorle) 4.8 kg,(bos sarjorle) 4.3 kg;akm (dolu sarjorle) 3.64 kg,(bos sarjorle) 3.14 kg.
Toplam uzunluk (sungusuz): Ak-47 (dipcikle):87 cm,akm 87,6 cm
Cephane: Standart m-43 (veya modernlestirilmis versiyonlarinda 7.62 nato)
Namlu cikis hizi: 715 m/san
Etkili menzil: (yari-otomatik)400 m;(tam otomatik) 300 m
Atis hizi devirsel 600atis/dak;tam otomatik 90 atis/dak;yari otomatik 40 atis/dak



AK-47/Tip 56'nin parçalari:

1) Gövde kapagi,
2) Gaz pistonu ve igne yatagi,
3) Igne,
4) Kapak,
5) Igne mili,
6) Mermi tirnagi mili,
7) Mermi tirnagi,
8) Üst el tutacagi ve gaz odasi,
9) Namlu,
10) Namlu koruyucu,
11) Harbi,
12) Alt el tutacagi,
13) Sarjör kapagi,
14) Sarjör yayi destegi,
15) Sarjör yayi,
16) Mermi tasiyici,
17) Sarjör kutusu,
18) Dipçik kapak vidasi,
19) Dipçik kapagi,
20) Temizleme alet bölümü kapagi,
21) Dipçik,
22) Dipçigin gövdeye baglama vidalari,
23) Kabza,
24) Kabza vidasi,
25) Seri atis ayar pimi,
26) Igne vurucusu,
28) Tetik,
29) Emniyetpimi,
30) Seri atis yayi,
31) Seri atis ekseni,
32) Tetik yayi,
33) Emniyet mandali,
34) Mekanizma kolu ve yayi.

Thursday, January 18, 2007

Ne Mutlu Davar Turkum Diyene!


"Davar Basi M.K. Aataurk"

Turk Demek Davar demektir Ne Mutlu Davar Turkum diyene


Davar Turkler okula giden kucuk davar cocuklara okulda her sabah bu igrenc, irkci ve fasizan lafi söyleyip dururlar.

Davar basi Ataturk 1933'larda Avrupa'da fasizmin yükselmesiyle fasizan nüveler içermeye baslayan irkci kemalist milliyetçiligin özünü olusturur.

Dünya siyaset, sosyoloji, politika ve kulturunde ; irkciligin tavan yaptigi bir dönemde ( özellikle arastiriniz: Fransa - Almanya-Italya uclusu) Davar basi Ataturk tarafindan bu dört kelimeyi calmis ve aynen Davar Turklere uyarlamis ve soylenmisdir.

Peki sizce neden bunu söyleme geregi doymustur?

1933 yilinda, o donemde Turk kelimesi anadolu'da "köpek, essek, davar, cahil, geri zekali, irz dusmani ve denyo" anlamlarinda kullanilmaktadir.

Bu gercegi gören Davar basi Ataturk davar Turk milletini gaza getirmek için söyledigi sözlerden biridir.

Özellikle Kurdistan'da, ne kadar dag, tas, tepe varsa üzerine yagli kirmizi boyayla yazilmis bu igrenc dört tane kelimeyi.

Peki neden bu dört tane igrenc kelimeyi hic bir Turkun yasamadigi Kurdistan'da ne kadar dag, tas ve tepe varsa uzerine yazma geregi duyurlar?

- Bakiniz asagidaki linke yer Sirnak; (biraz zoom in anlasilcak.)

http://maps.google.com/maps?ll=37.225145,42.356039&spn=0.004871,0.007918&t=k&hl=en

- Davar basi Ataturk'un Bir diger lafi'da
"Türk Milleti çaliskandir, Türk Milleti zekidir"

Davar basi Ataturk'un davar Turklerin zekasindan süphe duydugu icin bu lafi söyleme gergi doymustur.
Aslinda Kendiside bunun böyle olmadigini cok iyi biliyurdu sadece gaz verme amaciyla söylenmisdir.

Yillar yili ispatini göremedIgimiz, davar Turklerin körü körüne inandigi bu laf aslinda pratik'te kendini milyon defa ispatlamistir ki Turk hala davar oglu davardir. Milyon yil gecsede bu gercegi degistiremez cunku davarlik onlarin atalarindan kalan bir miras, davarlik Turkun geninde vardir.


Ah keske öyle zeki olsaydiniz diye insan sormadan edemiyor.

Turklerin Geri zekali Bir Halk Oldugunu Bilimsel Olarak Ispatlandi.


Turkler Avrupanin en geri zekali halki
Zekada Almanlar birinci, Türkler sondan birinci

Mail on Sunday gazetesinin haberine göre, Kuzey Irlanda'daki Ulster Üniversitesi'nden Profesör Richard Lynn'in yaptigi zekâ testi (IQ) arastirmasinda, Almanlarin ve Hollandalilarin 107 puanla Avrupa'nin en zeki uluslari oldugu ortaya çikarken Türkler 90 puanla Avrupa genelindeki zekâ ortalamasinda 22. sirada kaldi.

IQ testinde 85 ile 115 puan arasi alanlar normal, 145 ve üstü puan alanlar ise üstün zekâli olarak görülüyor.
30 yil boyunca dünyanin birçok ülkesinde yapilan IQ sonuçlarini inceleyip bir kitapta toplayan Lynn, evrim sürecinde kuzey ülkelerinde yasayan insanlarin zorlu iklim kosullari karsisinda beslenme için daha fazla çaba sarf ettigini, bunun da zekâ gelisimlerini olumlu yönde etkiledigini iddia ediyor.

Beynin gelisimi açisindan faydali olan protein ve mineraller açisinda zengin olan kirmizi etin, kuzey ülkelerinin beslenme aliþkanliklarinda daha fazla yer tuttuiunu belirten Lynn, güneydeki ülkelerde ise et tüketiminin kuzeye göre daha az oldugunu vurguladi

Siralama Listesi
1) Almanya 107
2) Hollanda 107
3) Polonya 106
4) Isveç 104
5) Italya 102
6) Avusturya 101
7) Isviçre 101
8) Ingiltere 100
9) Norveç 100
10) Belçika 99
11) Danimarka 99
12) Finlandiya 99
13) Çek Cumhuriyeti 99
14) Macaristan 98
15) Ispanya 98
16) Irlanda 97
17) Rusya 96
18) Yunanistan 95
19) Fransa 94
20) Bulgaristan 94
21) Romanya 94
22) Türkiye 90
23) Sirbistan 89

Saturday, January 6, 2007

Mehmedin Kitabi

Not: Yazilanlarin geneline katilmasakda kismende olsa bazi gercekleri dile getirmis.



Nadire Mater'in Kurdistan'da askerlik yapmis 42 kisinin yasadiklarinin konu edildigi bir calisma, Daha önce mahkeme tarafindan toplatilmis bir kitap.


Özenle sectigim bazi onemli cumeler:


-askerlik bitti. antalya’ya geliyorum artik, otobüse bindim. korkuyorum. tabii teröristin terrörist oldugu alinda yazmiyor, ama benim asker oldugum, teskereyi almis olsam bile çok belli. yanimda oturan biri “asker misin” diye sordu, hemen reddettim. aslinda belli. üstelik soran da askermis. o rahatça söylemisti.

-askere gitmeden beynimde bir düsman vardi. onu her an vurulabilecek bir sey gibi düsünüyordum. düsmani görmeden askerilgim bitti.

-medya askerligin güzel yüzünü gösteriyor. kahramanliklar falan bos.

-çatismalarin etkisi kalmis bende. geldikten sonraki ilk üç ay, arkadaslar, “önceki gibi degilsin” derlerdi. demek ki bir degisiklik, çatismalarin etkisi falan. çatismalar üç dört ay rüyalarima falan giriyordu.


-gece egitiminde sigara içmeyeceksin. içersen sigarani elinle kapatacaksin, atesi 5 km’den görünüyor. agzinda sigarayla nisan alirsa seni alninin ortasindan vurmus oluyor.yürürken elmacik kemiklerin allnin parlar, geceleri onu karartiyoruz.tüfegin ses çikaracak aksamini bir seylerle bagliyorsun.

-bir gece çati tutustu. herkes siraya dizildi. bölük komutani geldi: tüfekler tamam mi“ diyor. “adamlar tamam mi demiyor.” çünkü tifekler ona zimmetli.birinci bölüge ilk girdigimizde bir bölük komutani vardi. kazma sapini insanlarin belinde kirardi.

-asker de halkin korkmasi için elinden geleni yapiyor. diyelim saat 10 dan sora disari çikmak yasak o saatten sonra disardaki her caniyi öldürme yetkisine sahipsin. kaç esek gitti tahmin edemezsiniz. bir iki arkadasimiz soguktan donarak öldü.

-beni nasil kahraman olarak gösterebilirler ki. kendi halkimla savastim!!!

-halka aciyorum bir nevi sokaga çikma yasagi var. gece bir yeri gezemezsin asker pat diye vuru seni, gebertir.

-öyle bir köye gittim ki mardinde, allahim köyü silmisler. ölenlerin akrabalari izmir’de is sahibi, onlari da izmir’deki adamlar basiyor. devlet bu disaridakiilere parayi basiyor, gidip o köyde oturacaksiniz diyor.

-askerin içinde kürt de vardi, sonra hepsini topladilar. adamlar ne biçim ates etmisler duvari delip geçmis derdik. asker; kürt askerlar gittikten sonra “diyarbakirli o çatismada karakola ates ediyordu bir sey diyemedim” diyor.

-mesela bir gün bölük komutani geldi. genelde alkol alirdi hadi devriye gezelim kariyerle dedi. çiktik, geziyoruz, burda bir sey vardir diyor atiyor bombayi. komutanim patlamazsa tehlikeli olur diyorum devam ediyor. biri patlamadi neticede. dönüste hatirlatinca kim gelecek oraya dedi. on onbes gün sonra el bombasiyla oynayan çocuklardan birisi öldü birisinin kolu koptu diye haber geldi.

-aramizda ölürsek sehit olacagiz vatanimiz için yapariz gibi seyler yoktu. basin sorarsa öyle söylemek zorundasin.

-çogu aklini oynatiyor, deli olanlar var, saf saf gezenler var, akli dengesi yerine gelmeyenler var.

-bana kalsa malatyadan sivastan otesini ver kurtul.

-medya bizden oluyu dusuruyor onlarin olusunu yukeltiyor. mesele bir keresinde en fazla 15-20 tane oldurmusuzdur, aksam tvde 90 dendiç

-bu anadoludan gorunum programi icin herkesin eline bir kagit veriliyorö bu kelimleler disinda tek kelime soylemek yasak.

-70 kilo ile usta birligine teslim oldum, 49 kilo ile dondum. memleketimden 45 km uzakta askerlik yapiyorum. neden hepsi doguluç devlet politikasi, dogululari birbirine vurduruyorç

-sabah kalktigiizda sag goruslu askerlerin cesetlerin kulaklarini kesmis olduklarini gorduk, biri sonra kulagi mektupla ailesine gönderdi. konusma kürtçülügü destekliyorsun diyecek.

-amcamin oglu polis okulunu kazandi. 20 gün kala kürt diye okuldan attilar. o zaman devlete niye askerlik yapayim. hayalimdeki askerlik reklamlarda kliplerde anlatiliyor, hepsi mutlu gülüyorlar, gercek ise tam tersi çok berbat.

-vatandasin biri köye girerken yolda pat vuruluyor... o adamin çougu bundan sonra ne yapar: kendi adima söyleyeyim sülalece daga çikarim.

-her savasi baslatir siviller askerler ölür. savasi gene siviller kazanir.

-insanligin bittigi yer orasi, her gün ölü kisiler; ölmüstür yakilmistir, iskence yapilmistir... açsin sussuzsun, ekmegini islatiyorsun, tasla kiriyorsun, yiyorsun. az bir su bulursun simsiyah. hayatimda insan ölüsü görmemistim orda insan ölüsüne yapilabilecekj herseyi gördüm...

-o çatismada üç arkadasim kafayi yedi.

-benim birligime çok zengin geldi, ikinci gün aynen geri.

-köy aramalari olmuyordu. insan yok!!!! insan varsa o köy bosaltiliyor... cami bile yaktik.

-subaylar savasin sürmesini istiyor, iyi para kazaniyorlar.

-hiç müzik dinleyemiyordu, dinleyebilsek grup yorumdan dersimin daglarini isterdim.

-telsiz konusmasinda tabur komutaniyla kaç kere kanasin ucuna geldin biliyormusun diye dalga geçiyorlardi teröristler...

-rant saglayan kesim savasin bitmesini sitemiyor, askerler, konserveciler, uyusturucu isinde parmagi olanlar...

-tegmen bitisikte samanligi olan vatandasin evinin çatisina depo koyuyor, depo tasiyor, saman islaniyor, köylü neden böyle yapiyorsunuz hayvanimin yiyecegini silaiyorsunuz deyince 20-22 yasindaki tegmen, 40-45 yasindaki adami öldüresiye dövüyor. köylü sikayet etse yukaridan iyi yapmissin diyecekler.

-özel timciler igdirda öldürdükleri cesetleri arabanin arkasina takip gezdiriyorlar.

-herkes kendine bakar parmagim mi kesik kulagim mi eksik diye.

doguya gidince terörist yapiyor denilen çogu seyin askerin yaptigini gördük.

-ellerinde seffaf anahtarliklar varö ne bunlar dedim meger kestikleri kulaklari kola asitine atinca et çürüyor kikirdagi kaliyor onlar da bunu anahtarlik yapiyoirlarmis.

-elime sigara falan bastim piskopat sansinlar biraksinlar diye. omzumu kirdirip hava degisikligine gittim. omzum hala çikik.

-askerler nöbette uyuyunca silah bile kullanmadan girtlaklarini kesmisler, gözlerini oymuslar, erkeklik organlarini da agizlaina tikayip gitmisler.

-yemekte 1981 mühürlü et gördüm.

-bir daha askerlik yapmak zorunda kalirsam kaçacagim!!!



Devami icin Asagidaki linki tiklayiniz.

http://www.ceng.metu.edu.tr/~e112908/mehmet.htm

Veya;

Usteki ana baslik "Mehmedin Kitabi" ustune tiklayarak direkt ulasabilirsiniz.

Monday, January 1, 2007

Tarih Boyunca Denenmis Idam Teknikleri

Ispanyol esegi:

Mahkum, esek biçiminde yapilmis bir kütük düzenege oturtulur, ayaklarina giderek artan agirliklar baglanirdi. Sonunda mahkum ikiye bölünerek ölürdü.

Toptan atilma:

Bazen mahkum, bir topun agzina baglanir ve top ateslendiginde mermi kisinin bedeninin içinden geçerdi. Bazen de mahkum büyük bir topun içine mermi niyetine yerlestirilir, sikistirilmis barut ateslendiginde paramparça olurdu.

Tekerlek:

Tekerlekler çok degisik biçimlerde kullanildi. Örnegin, kisi özel yapilmis dev bir tekerligin dis kenarina baglaniyor ve sivri kaziklarin ya da bir tepenin üzerinden asagi yuvarlaniyordu.

Demir kadin:

Kadin biçiminde, bir insanin ancak sigacagi büyüklükte yapilan tabutlarin içi sivri demirlerle donatiliyor. Mahkum bu tabutun içine konularak kapagi kapatiliyor.

Sarkaç:

Kisi bir masaya sirtüstü yatirilip baglaniyor. Çok büyük, agir ve keskin bir baltanin baglandigi sarkaç mahkumun üzerinde sallanmaya basliyor. Sarkacin ipi yavas yavas birakilarak, her salinimda mahkumun bedeninin dogranmasi saglaniyor.

Demir kap:

Içine fareler doldurulan büyükçe demir bir kap, açik agzi karin bölgesine gelecek sekilde mahkumun vücuduna yerlestiriliyor. Ardindan bu kap isitiliyor. Fareler can havliyle mahkumun karnini kemirip kaçacak yer ariyor. Böylece mahkum iç organlari fareler tarafindan kemirilerek ölüyor.

Germe:

Tarih boyunca mahkumlarin el ve ayaklari baglanarak gerdirmek yöntemiyle ölmesini saglayan degisik mekanik yöntemler gelistirildi.

Böceklerle öldürme:

Kisinin zemine sabitlenmesi, üzerine bal gibi tatlilarin sürülmesi ve böcekler tarafindan yenilmeye birakilmasi gibi pek çok türü var.

Atlarla parçalama:

Mahkum kol ve bacaklarindan, 4 ayri yöne kosturulacak olan atlara baglanirdi. Ardindan atlar kosturulurdu.


Kafa kesme:

Bu infaz yöntemi 16 ve 17'nci yüzyılda Avrupa'da ölüm cezasının en insancıl yolu olarak kullanılmıştır. 1789 Fransız devriminde ise kafa kesmek için Giyotin adlı özel alet geliştirildi. Giyotin, Fransa'da uzun yıllar kullanıldı.

Öldüresiye dövme:

Bu yöntemin son örneği, sahipleri tarafından ölünceye kadar dövülen Amerikalı kölelerdir.

Kaynatma:

Ortaçağ'da popüler olan yöntem.

İnsanlar bağlanarak, ağır ağır ısıtılan dev kazanlarda haşlandı.Gömme:

Çağlar boyunca tüm dünyada yaygın olarak kullanıldı. Örneğin, Hindistan'da kadınlar boyunlarına kadar kuma gömüldü ve kafası güneşte pişmek üzere terk edildi. Arap ülkelerinde de yaygın biçimde kullanıldı.

Yakma:

Avrupa'da inançsızlar, cadılar ve iffetsiz kadınlara engizisyon döneminde sıklıkla uygulanırdı. Mahkum bir kazığa bağlanır ve çevresinde ateş yakılırdı.

Vahşi hayvanlara atılma:

İlk Hristiyanlar aslanlara atılıyordu.

Deri yüzme:

Keskin bir bıçakla canlı canlı suçlunun tüm derisi yüzülüyordu. Deri solunumu duran mahkumu acılı ve uzun bir ölüm bekliyordu.

Parçalanma:

Mahkum henüz canlıyken balta, satır ya da testerelerle parçalara ayrılıyordu. Arap ülkelerinde 20'nci yüzyılda bile biçimde uygulandı. En son Suudi Arabistan yetkilileri, 1987 yılında Kabe'yi basan bir grubu bu şekilde öldürdü.

Kazığa oturma:

Bilek kalınlığında bir kazık, mahkumun kuyruk sokumundan başlayarak ensesine kadar sokulurdu. Kazığın omurilik ve iç organlara zarar vermemesine özen gösterilirdi. Ardından kazık mahkumla birlikte dikilir ve mahkumun ölmesi günler sürerdi.

Demir sandalye/Demir yatak:

Bu demir eşyalar iyice beslenmiş bir ateşle çevreleniyor ve bunların üzerindeki kişiler ölünceye kadar kızartılıyordu.

Boğma:

Çok değişik biçimlerde kullanılmıştır. En yaygın olanı denizdir. Belki de en iyi bilinen varyasyonu cadı testidir. Su eğer kadını reddederse kadın yüzer. Bu da kadının suçlu olduğunu gösterir ve infaz edilirdi. Eğer su kadını kabul ederse kadın boğulur ve bu da kadının suçsuz olduğunu gösterir.

Zehir:

İlginçtir ki zehir, infazın yaygın bir biçimi olmamıştır. Zehirin en çok tanınan kurbanı, baldıran zehirini içmeye zorlanan Sokrates'tir.

Ezme:

Mahkum zemine yatırılır ve üzerine aşama aşama ağır taşlar yerleştirilirdi. Mahkumun nefessiz kalarak öldüğü bu yöntemde, cellat, ölüm zamanını istediği gibi uzatabilirdi.

Testereyle kesme:

Suçlu testere ile ikiye bölünür.

Yüksekten atma:

Mahkum yüksek bir uçurum ya da kale burcundan aşağı atılır.

Çuvala koyma:

Suçlu yılan, akrep, kedi, köpek gibi hayvanlarla büyük bir çuvalın içine konurdu.

Aç bırakma:

Kişi bir hücre ya da kafese konur ve yiyecek verilmez.

İki ağaçla ikiye ayırma:

İki ağaç, birbirlerine doğru çekilir, mahkum bir kol ve bacağı bir ağaca, diğer kol ve bacağı da diğer ağaca bağlanırdı. Ağaçlar bırakılınca mahkum gerdirilmiş olur ve acı içinde ölürdü.

Garotte:

Askı ve idamın karışımı bir yöntem. Bir ucu duvara tutturalan ipin diğer ucuda mahkumun boynuna dolanır. Mahkum itilerek, çekilerek ya da ayakları kaldırılarak boğulur.

Sürükleme:

Kişi bir ata bağlanır ve ölene kadar sürüklenir.

Su veya civa ölümü:

Mahkum ölünceye kadar su veya civa içmeye zorlanır.

Okla vurma:

Vikingler tarafından uygulanmıştır. Acıyı uzatmak için ölümcül olmayan bölgeleri hedef almışlardır.

Taşlama:

Kişi, ölene kadar taşlanır. Taşlamada, kişinin üyesi olduğu topluluk da bu taşlamaya yardımcı olurdu. Arap ülkelerinde yakın zamana kadar kullanıldı.

Yarma:

Suçlu kendindeyken gövdesi açılır ve iç organlar tek tek çıkartılıp, kendisine gösterilirdi..

About Me

Kurdistan, Kurdistan
Turkiye denen uydurma ve alcak devletin yeryuzu cografyasindan silinip yok olmasi lazim.