Sunday, March 18, 2007

Halepçe Katliamı

16 Mart 1988'de Bütün dünyanın gözleri önünde kanunsuz, kuralsız ve insanlık dışı bir savaş başlatan alçak Saddam; çocuk, genç, yaşlı, hasta demeden kimyasal bombalar yağdırarak Süleymaniye'ye yakın Şehrezor bölgesindeki Halepçe'ye birkaç saat içerisinde 80000 Kürt bir anda soluksuz bıraktı. 12 bin'i de sakat kalmıştır.
Ancak birkaç gün sonra Halepçe'ye gidildiğinde bölgedeki manzara insanlığın utanç tablosuydu.
Hayvanlar gibi uzanıyordu insan cesetleri yerlere. Ne bedenlerini kefene saran ne de Kawa'nın özgürlük için başlattığı Newroz Bayramı'nı kutlayanı kalmıştı. Bu hasret yüreklerinde öylece kalakaldı. Bir de bu yetmiyormuş gibi Halepçe Katliamı'ndan birkaç ay sonra aynı yıl içerisinde bir saldırı daha yaptı zalim Saddam. Seyhan bölgesine sığınan Kürtlerin üzerine atılan zehirli gazlar ile birkaç dakika içerisinde 4 bine yakın insan yaşamını yitirdi; nice insan hasta ve sakat kaldı.
Bu vahşi saldırı nedeniyle Halepçe'de doğan çocuklar halen sakat doğmaktadır.
Bütün bunların ötesinde on binlerce insan göç etmek zorunda kaldı, bu da dramın başka bir yüzü.
Bununla beraber bu saldırıda kullanılan kimyasal I silahlar nedeniyle Penceşir dediğimiz kanser hastalığı Halepçe'de yaygın bir şekilde görülmektedir.
1988'de Halepçe Katliamı'nın Newroz bayramına beş gün kala gerçekleşmesinin bir anlamı olmalı elbette.Halepçe ile Newroz tüm yakıcılığıyla acıların ve se-vinçlerin birbirine karıştığı bir ülkede, acılarımızla birlikte yaşamayı öğrenmemiz gerektiğini gösterir bize.
Halepçe ile Newroz; bay-ramdan önce gelen yas, özgürlükten önceki esaretin son demleri, doğum öncesi sancılar ve hepsinden önemlisi, niye güçlenme-miz, niye özgürleşmemiz gerektiğini bizlere gösteren ikili. Newroz'un bazılarına inat, barış değil özgürlük bayramı olduğunu ve yine Newroz’da Kawa ile Dehaq'ın herhangi bir barış anlaşması imzalamadıklarını, aksine Kawa’nın direniş ve özgürlük bayrağını çekip, Dehaq’a karşı savaş ilan ettiğini, esaret altındaki halkın hiçbir zaman zalim Dehaq ile birlikte Newroz’u kutlayamayacağını hatırlardan uzak tutmamak gerekir.
Her ne kadar zulümlerin ve katliamların sevinecek bir tarafı olmasa da (birileri bizim ölümümüze sevinse de), Halepçe katliamı bir çok gerçeğin su yüzüne çıkmasına neden olduğundan dolayı bizler için önemlidir. Evet, Halepçe sahipsizliğin ve devletsizliğin ne anlama geldiğini bizlere net bir şekilde gösterdi.
1987/1988 Guney Kürdistan kürtlerine yapılan katliamlar hakkında pek çok yazısı olan gazeteci jeffrey goldberg'e göre insanların ev ve eşyalarının da insanlarla birlikte -çoğunlukla- yok olduğu katliam.
jeffrey goldberg'e göre saddam'ın şeytanı planı insanları önce saatler suren top/tank ateşiyle sığınaklara yollamak, daha sonra da havadan ağır olan sarin gazı, hardal gazı, sinir gazı vs gazları içeren kimyasal bombalar sayesinde yıkılmış evlerin altındaki bu sığınakları bir nevi gaz odasına çevirmekti.
katliamın yapıldığı dönemde Türkiye ve Arap ulkelerin'de hemen hemen hiç bir yankı bulmamış.
ve bu korkunç katliamın, ortadoğu'da kürtlere olan bakışı anlatması bakımından ibret almasi gerekir.
Aşırı dinci kürtler de bu sessizlikte önemli bir payeye sahip. bunun kanıtı olarak da, hiçbir zaman camilerden, cemaatlerden bu katliama dair bir fetvanın çıkmaması.
Halbuki dunyanın baska bir yerinde muslumanlara yapilan en ufak bir haksızlık; Kürdistan, Turkiye ve Arap ülkelerinde cuma namazı cıkıslarda kitlesel protestolarla lanetleniyor.
Ama Kürtler söz konusu olunca kulaklar sağır, gözler adete kör oluyor.

Blog Adresim:
http://amedxacek.blogspot.com/


Friday, March 9, 2007

Bu bir isyan sesidir

Gözler kör, Kulaklar sağır Diller lal olmus.

Kutsal topraklarımız işgal ve ilhak altındadır.

Halkımız çakal ve köpeklerin dipçik ve pustalları altında

her gün bin bir çile ve zülum çekmektedir.

Ey kendine Kürdüm, Kürdistanliyim diyenler;
Ey kendine insanım, ve insanca ve onurlu bir yaşam istiyenler!
Duy bu sesi, bu cığlığı bu feryadı
çünkü bu ses bin yılların haykırışıdır .
Bu ses atalarının sesidir.
Bu ses
Bu ses şeyh saidin sesidir

Bu ses seyit rizanın sesidir

Bu ses
Özgur Kürdistan sevdası ile kanıyla toprağı sulayan
Binlerce genç gelin, erkek, çocuk ve yaşlı Kürd'ün sesidir.
Bu ses şehitlerin ve gerillanın sesidir.
Bu ses namus ve serefini korumak için
uçurum kıyılarından kendini atlayarak
Binlerce gelinimizin sesidir.
Bu ses bin yılların haykırısıdır.
Bu ses Turk zulmu altında ilim ilim inleyen Mazlum Kürd'ün sesidir.

Ey Kurd!
Dinle bu çığlı bu haykırısı!
Artık zamanı gelmedi mi?
Daha ne kadar bekleyeceksin?
Daha ne kadar bu uyku sürecek?
Daha ne kadar bu acılar sürecek?
Kulak ver bu sese bu çığlığa!

Daha ne bekliyorsun?
Daha kac bin insanımızın dusmanın pustalları
ve
dipçikleri altında ölmesine seyirci kalacaksın?

Ey kürd!
Bunu sakın unutma ki hak istenmez alınır.
zorla, silahla
ve
En çetin harabeler vererek
Düşmanın ciğerinden koparırcasına alınır.

Ey Kurd!
Bizi kurtaracak olan kendi kollarımızdır.
Saldır düşmana kazma ile kürek ile
Tas ile sopa ile
Dayan silah ile mermi ile
Tükür yüzüne cellatın
Sök at kutsal topragından
bu lanetli kan emici yarasaları.
Kov çakalları, köpekleri
Uygarlıklar diyarı Kürdistan'dan.

Ey kürdistanın yiğit evladları!

Anamızın özgürlük dağları seni çağırıyor
Bagımsız ve özgür Kürdistan
şiarıyla savaşa ve intikama,
intikam, intikam, intikam......

Ne birlikte yasama safsatalari,
Ne Federasyon,
Ne de konfederasyon,
Tek yol Bağımsız, Özgür ve Birlesik Kürdistan'dır.

Yaşasın kahramanlar yaratan yüce Kürt milleti
yaşasın Bağimsiz, özgür ve birlesik Kürdistan!


About Me

Kurdistan, Kurdistan
Turkiye denen uydurma ve alcak devletin yeryuzu cografyasindan silinip yok olmasi lazim.